( 20510 ) Numaralı fetva:
Soru
: Mekketü'l-Mükerreme ve etrafında bulunan kabilelere mensup kişileriz. Etrafta başka kabileler de var. Aramızda meydana gelen anlaşmazlıkları çözdüğümüz bazı örf ve törelerimiz var. Ben ve kabilede bulunan bir grup Allah'ın indirdiği şeyden başka bir şey ile mahkemeleşme durumundan dolayı endişeliyiz ve korkmaktayız. Bu hükümleri tanımamak ve değiştirmek istedik. Eğer kabilemiz bunlarda ısrar ederse onlarla bağı keseriz dedik. Ancak bu hükümlere tekrar baktığımız zaman, sorunları çözdüğünü, mefsedetleri ve kan akmasını engellediğini ve hakları muhafaza ettiğini gördük. Tabi Allah daha iyi bilir. Biz böyle düşünüyoruz. Bilgisizce inkar etmek ve değiştirmekten korktuk. Maslahatlar gidebilir ve kabile tekrar buna dönemez diye endişe ettik. Sizlere bu hükümleri ve adetleri açıklamak istedik. Eğer şeriata aykırı iseler inşaallah sonlandırmak ve sakındırmak için acele edeceğiz. Şeriata muhalif olmadan maslahat barındırıyorlarsa, onu ve şeriata aykırı olanı düzeltmek için açıklamanızı istirham ediyoruz.
(Bölümün numarası 1; Page No. 392) Kabileye göre, resmi makamlarda mahkemeleşmemek şeriata aykırı bir durum değildir. Bunun için bazı sebepler de vardır. 1 : Köyde olmaları. Bazen aylar hatta yıllar süren mahkemelere gitmek ve rutin davalara katılmak zor gelmektedir. 2 : Uzun süre hapse atılmak gibi, ağır cezalardan korkmaları. 3 : Bazen davalılar, davayı uzatmak, oyalanmak ve kanundaki boşlukları değerlendirmek suretiyle işi uzatmaktalar. bu konuda oldukça mahirler. Hatta bu süre senelerce sürebilmektedir. Ancak kabileler ve köyler davayı çok kısa bir sürede sonlandırıyorlar. (Bölümün numarası 1; Page No. 393) Örf ve töreleri açıklama: İki kişi arasında bir tartışma olduğu zaman, zarar gören veya şeyhi (el-hatime) denilen şeyi talep eder. Sebep olan veya şeyhi bir meblağ para veya hüküm sonlanana kadar kalacak bir mal verir. Daha sonra da zarar gören kişi veya şeyhi, mahkemeye gitmeyeceğine ve şikayette bulunmayacağına dair taahhüt verir. Hüküm verilene kadar bunlar yapılır. Bazen bu verilen şey fitneyi yok etmek için verilir. Bu da kabile üyeleri arasında öldürme fiili vuku bulduğu zaman olur. Anlaşma anında hayrı talep eden kişi iki taraftan da taahhüt alır. Bu da ateşkestir. Yani taahhüt alan her kişi kuvvetle bile olsa kabilesini yanlış yapmaktan men etmekle sorumludur. Her hangi bir şey olursa bu kefil namına ayıp sayılır. İki kabile büyükleri bir araya gelip konuyu münakaşa ederek çözene kadar fitne bu şekilde durdurulur. (Bölümün numarası 1; Page No. 394) Hakkı verme oturumu: Zarar gören adam döşek ve yemek verir. Daha sonra da zarar veren kişi hatalı ise masrafları öder. Şeriat ehli olmayan ve ilim talebesi de olmayan iki kişi hüküm vermek için seçilir. Ancak akıllı, bilir kişi, hikmet ehli, emanet ve fetanet sahibi olarak bilinirler. Bu tür olayları çözmek için kabilede alimler veya ilim talebeleri yoktur. Müddei ve hasım kefil olur ve sakallarını mesheder ve her biri şöyle der: Yüzümde. Bu verilen hükmü infaz edeceğine ve itiraz etmeyeceğine delalet eder. Ancak hükmün adil olmadığına inanırlarsa itiraz edebileceklerdir. Bu durumda hükmü kabul etmez ve kadılara bir şeyler verir. Bazen başka kabilelerden olan başka kadılara hüküm tevdi edilir. Hükme bakarlar. Eğer muvafakat ederlerse, hükmün infaz edilmesi gerekir. Ve diğer kadıların hükümlerine ta'n edildiği için bir şeylerle mükellef kılınır. Ancak eğer kadıların hükümleri adil değilse, hükmü değiştirir ve eski kadılara bir şey yoktur. Müddei davasını arz eder, hasım da cevap verir. Daha sonra kadılar bakarlar eğer dava da bir şey yoksa dava düşer. Bir hükme gerek varsa da, bakarlar, eğer benzer bir dava ve karar varsa onun gibi karar verirler. Emsal karar yoksa münasip şekilde hüküm verirler. (Bu hükümde, aynı şekilde tekrarlanan benzer olaylara da emsal olur.) Buna da (Usiyye) diyorlar. Kabilede kararları belli olan bazı hükümler bulunmaktadır. Şeriata aykırı oldukları ortaya çıktığı anda, hakimler onları terk ederler. Hükmedilen bazı durumlar:1 : Eğer saldırı vurmak şeklinde gerçekleştiyse, mal takdir edilir. Ve zarar görene verilir. (Erş) 2 : Müddeiden delil istenir. Getiremezse inkar edenden yemin talep edilir. 3 : Eğer olay sövmek, hafife almak ve küçük görmek ise ceza olarak mal cezası verilir. Ya da mal ve şu ceza verilir: Kendisine haksızlık yapılan kişiyi onurlandırmak ve itibarını iade etmek için onun evinde koç kesilir ve önde gelenler davet edilir. Kimsenin aklına bunun Allah'tan (c.c.) başkasına kurban olduğu gelmemektedir. Bazen de kötülük yapan kişi her hangi bir hüküm olmaksızın kendi içinden gelerek bu şekilde koçu kesmektedir. 4 (Bölümün numarası 1; Page No. 395) : Eğer haksızlığa uğrayan kişi akraba, komşu veya yakın arkadaş ise ceza artar. Sizlerden yazılı fetva bekliyoruz. Taki durumu kabile şeyhlerine ve üyelerine açıklayalım. Umulur ki Allah (c.c.) bununla fayda verir. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.
Cevap : Her konuda Allah'ın hükmü ile mahkemeleşmek gerekir. Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
Allah c.c. şöyle buyurmaktadır:
Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.
Allah (c.c.) da şöyle buyurmaktadır:
Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır?
Kabilenin adetleriyle mahkemeleşmek caiz değildir. Çünkü bu Allah'ın (c.c.) indirdiğinden başka bir şeyle mahkemeleşmek olur. Şer'i mahkemelerde mahkemeleşmeniz gerekmektedir. Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.