"el-Habîsâtu li'l-habîsîne (=kötü kadınlar kötü erkeklere)" ayetindeki hubs (kötülük) kelimesinin tefsiri


344

(11324) no'lu fetva: Soru: Hıristiyan biriyle benim aramda bir tartışma oldu. Beklemediğim bir anda şunları söyledi: Kur'ân'da Allah teâlâ'nın şu sözlerini içeren bir ayet var: Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. ... Bir başka ayet de şu sözleri ihtiva etmektedir: Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır. bir diğer ayet de şöyle: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. Başka bir ayette de Allah te'âlâ şöyle buyurmuştur: (Bölümün numarası 3; Page No. 271)  Allah, inkar edenlere, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin denildi.(10)Allah, inananlara da Firavun'un karısını misal gösterdi. O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; ...demişti. ... Bu kişinin iddiasına göre bir çelişki bulunmaktadır. Buna göre Allah te'âlâ temiz kadınlar temiz erkeklere, nasıl der? Allah'ın peygamberleri olan Nuh ve Lut'ın hanımları "kötü (= habîsât)" kadınlardan idiler. Firavun da Kur'ân'da geçtiği üzere hanımı temiz bir kadındı. Benim ikna edici bir cevabım olmadığı için bu hususta bilgilendirmeniz rica ediyorum. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın..


Cevap: Öncelikle; Allah te'âlâ şöyle buyurmuştur: Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır. Bu ayet, Hz. Âişe'nin (r.a.) beraatını teyit için, hem kendi nefsinde temiz ve iffetli hem de Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bağlılığı konusunda nezih olduğunu beyan için İfk Hadisesi hakkında nazil olan ayetten sonra zikredilmiştir. Bu hadise münafıkların başı olan Abdullah b. Ubey b. Ebî Selûl tarafından bir iftira olarak ortaya atılmıştır. (Bölümün numarası 3; Page No. 272) Ayetin iki manası vardır: Birinci: Kötü kelimeler ve kötü ameller kötü insanlara; kötü insanlar da kötü kelimelere ve çirkin amellere layıktırlar. Temiz sözler ve temiz ameller de temiz insanlara, yüce ahlaka ve izzet-i nefis sahibi kimselere layıktır. Temiz, iyi kimseler salih söz ve amellere layıktırlar.İkinci mana: Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara layıktırlar. İyi, temiz, iffetli kadınlar da temiz ve iffetli erkeklere layıktırlar. Temiz ve iffetli erkekler, temiz ve iffetli kadınlara layıktırlar. Bu ayet, her iki manaya göre kendisiyle hedeflenen maksada delalet etmektedir ki bu maksat, Hz. Aişe'nin (r.a.) Abdullah b. Übey b. Selul'un ve süslü sözlerine aldanan, iftirasına kanan takipçilerinin çirkin fiil işleme suçlamasından aklanmasıdır.İkinci olarak; Allah te'âlâ şöyle buyurmuştur: Nuh Rabbine dua edip dedi ki: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin."(45)Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim. Bu iki ayetin manası şöyledir: Allah te'âlâ, peygamberi Nuh (a.s.) hakkında, Hz. Nuh'un Allah teâlâ'dan, oğlunu boğulmaktan ve helaktan kurtararak vaadini uygulamasını istediğini -şu ayetten anladığına binaen- bildirmiştir. (Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile - (boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında - aileni ve iman edenleri gemiye yükle. (Bölümün numarası 3; Page No. 273) Ayrıca Allah te'âlâ şöyle buyurdu: dedi ki: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Ve sen de bana ailemi kurtarmayı vaadetmiştin ve senin vaadin haktır, cayılmaz. Sen hakimler hakimisin.(45)Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Yani kurtarmayı vaadettiğim âilenden değildir. Çünkü ben, senin ailenden iman etmiş olanları kurtarmayı sana vaadetmiştim. Delili ayetteki şu istisnadır: (boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında Bu nedenle Allah te'âlâ onu bu sorgulamasından ve bu anlayışından ötürü şöyle itap etmiştir: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Ve bunu da şu sözüyle açıklamıştır: Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. Çünkü babası Nuh'u inkar etmiş ve ona muhalefet etmiştir. Dolayısıyla her ne kadar nesep bakımından oğlu olsa da dini bakımında onun ehlinden değildir. İbn Abbas (r.a.) ve seleften birçoğu (r.a.) hiçbir peygamberin hanımının zina etmediğini söylemişlerdir ki hak olan da budur. Allah subhânehû, fuhşiyat karşısında bir peygamber hanımının olabileceğinden daha gayûrdur. Bu nedenle Allah teâla, Hz. Aişe'ye, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hanımına fuhuş iftirası atanlara öfkelenmiş, bu yaptıklarını şiddetle reddetmiş, Hz. Âişe'yi onların bu söylediklerinden temize çıkarmış ve bu konuda kıyamete dek okunacak bir ayet indirmiştir.Üçüncü olarak: Allah te'âlâ şöyle buyurdu: Allah, inkar edenlere,...misal verdi. Tahrîm Sûresi'nde bu mealde iki ayet yer almaktadır.Allah te'âlâ, Resûlullah'ın (s.a.v.) hanımlarını, özellikle de Hz. Aişe ve Hz. Hafsa'yı (Bölümün numarası 3; Page No. 274) (Allah hepsinden razı olsun) Hz. Peygamber'in (s.a.v.) kendilerinden bir ay süresince uzak kalma yemini etmesine, Hz. Peygamber hakkında işledikleri bazı hataları reddetmesine ve kendilerini boşayıp başka hanımlarla evlenme uyarısında bulunmasına neden olan muaşeretine yakışmayacak şekildeki tutumlarından ötürü tenkit ettikten sonra Tahrim Sûresi'ni iki misalle sona erdirdi. Bir misal, kafirler içindir ki iki kafir kadını örnek olarak zikretmiştir: Hz. Nuh'un karısı ve Hz. Lut'un karısı.. Bir misal de iman edenlere yöneliktir. Burada da iki saliha kadına örnek olarak yer vermiştir: Firavun'un karısı Asiye ile İmran'ın kızı Meryem.. Bu misallerin verilmesi Allah'ın iltimasa mahal bırakmayan adaletli bir hakim olduğunu ve her bir nefsin kendi yaptıklarının rehini olduğunu bildirmek, kulları takvaya teşvik etmek, Allah'a döndürülecekleri günden, babanın evladı, evladın da babası adına ceza veya mükafat görmeyeceği günden korku duymaları içindir. O gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, hanımından ve çocuklarından kaçar. O gün herkesin kendini oyalayan bir hali, meşgalesi vardır. Öyle bir gündür ki o gün, hiçbir suçlu başka bir suçu yüklenemez. Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez. O gün şefaat, Rahman'ın izin verdiğinden ve söz olarak razı olduğundan başkasına yarar sağlamaz. (Bölümün numarası 3; Page No. 275) Allah subhânehu, Hz. Nuh'un hanımı ve Hz. Lut'un hanımının kafir olduklarını ve peygamberlerinden iki değerli peygamberin nikahı altında olduklarını bildirmiştir. Hz. Nuh'un hanımı, kocasına iman eden kimseleri kafirlere göstermek suretiyle eşine hainlik ediyordu. Hz. Lut'un hanımı da kafirlere Hz. Lut'un misafirlerini gösteriyordu. Her iki kadın da kocalarına sıkıntı vermek, onlara hainlik etmek ve insanları onlara tabi olmaktan alıkoymak için böyle davranıyordu. Kocalarının, Hz. Nuh'un ve Hz. Lut'un salih kimseler olmaları onlara hiçbir fayda vermemişti. Bu iki peygamber, Allah'ın azabını kendi hanımlarından savamamışlardır. Bu kadınlara "Cehenneme girenlerle beraber uygun bir ceza olarak siz de girin!" denildi. Bu onların zina etmeleri sebebiyle değil, küfürleri ve hainlikleri, Hz. Nuh'un hanımının iman edenleri göstermesi; Hz. Lut'un hanımının gelen misafirleri (o kötülük işleyen kavme) göstermesi nedeniyleydi, zinadan dolayı değil. Zira Allah te'âlâ, hiçbir peygamberi için zinakar bir eşe razı olmaz. İbn Abbas (r.a.) Allah te'âlâ'nın, onlara hainlik ettiler. mealindeki ayeti hakkında "o iki kadın zina işlemediler" dedi ve ayrıca "Hiçbir peygamberin hanımı fuhşiyat işlememiştir. Bu iki kadının hainliği ise sadece din hususundaydı." demiştir. İkrime, Said b. Cübeyr, Dahhak ve diğerleri de aynı şeyi ifade emişlerdir.Allah te'âlâ iman edenler için Firavun'un hanımı Asiye'yi örnek göstermekle -ki Firavun zamanının en azılı diktatörü idi- mü'minlerin kafirlerle karışık olarak bulunmalarının, zorunluluk bulunması durumunda ve Allah'ın ipine, dinine sıkı sıkıya bağlı kaldıkları müddetçe zarar vermeyeceğini beyan etmiştir. Aynen iki peygamberin, Hz. Nuh ve Hz. Lut'un salih olmalarının, kafir olan hanımlarına fayda vermemesi gibi.. Allah te'âlâ şöyle buyurmuştur: Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kafirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Bu nedenle hanımına, Firavun'un küfrü ve diktatörlüğü zarar vermemiştir. Çünkü Allah adil bir hakimdir ve hiç kimseyi başkasının günahıyla sorumlu tutmaz. Bilakis Firavun'un hanımını Allah himaye etmiş, inayetiyle ve hüsnü riayetiyle onu kuşatmış, duasını kabul etmiş, cennette onun için bir ev bina etmiş, firavundan, onun tuzağından ve zalim kavmin geri kalanlarından onu kurtarmıştır.Hz. Nuh'un oğlunun veled-i zina olmadığı, Hz. Aişe'nin (Bölümün numarası 3; Page No. 276) münafıkların başı ile onun sözüne aldanan mümin erkek ve kadınların iftiralarından Allah tarafından temize çıkarılması, Hz. Nuh'un da, Hz. Lut'un da hanımlarının zina etmedikleri, sadece kafir oldukları, her iki kadının da kafirlere, o iki peygambere kötülüğü dokunacak ve onlara tabi olmaktan alıkoyacak şeyler konusunda kılavuzluk ettikleri, mü'min erkeğin kafir bir kadınla veya kafir bir erkeğin mü'min bir kadınla evlenmesinin geçmiş şeriatlarda mübah olduğu, Allah teâla'nın Firavun'un hanımını Firavun'un tuzağından koruduğu, Âsiye'nin dinini muhafaza ettiği ve onu zalimlerden kurtardığına ilişkin yukarıda geçen tefsirlerden anlaşıldığına göre zikri geçen ayetler birbiriyle çelişkili değil uyumludur, birbirini desteklemektedir.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.




Tags: