Soru 2: İbn Kesir, tefsirinde Bakara süresinin 260. ayetini açıklarken aynı sayfada şöyle bir hadis nakletmiştir:
Eğer ben zindanda Yûsuf'un kaldığı gibi uzun zaman mahpus kalsaydım, onu hapisten çıkarmaya gelen kişinin davetine hemen icabet ederdim.
Anladığım kadarı ile Efendimiz Yusuf (a.s) kıssasındaki davetçi kişi, Aziz'in karısıdır. Bunun manası Hz. Peygamber'in (s.a.v) burada Yusuf gibi hapse düştüğünde bu talebi karşılayacağı mıdır? Bu hadis ile ilgili görüşünüz nedir?
Cevap 2: Bu davetçi, azizin karısı değildir. Ayette işaret edilen bu davetçi, hükümdarın elçisidir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
(Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: "Onu bana getirin!" Elçi, Yusuf'a geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: "Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir."
(Bölümün numarası 3; Page No. 154) Bu, hapse girip rüyasını yorumladıktan ve hapisten çıkma zemini hazırlandıktan sonradır. Ancak, Aziz'in karısı ile olan kıssası ve kadının onu şerre davet etmesine gelince bu olay hapse girmeden önce gerçekleşmiştir. Bu durumda hadisteki,
(Onu hapisten çıkarmaya gelen kişinin) da'vetine hemen icabet ederdim.
şeklindeki ifadenin manası şöyle olur: Hükümdarın elçisinin, hapisten çıkma davetini kabul eder ve meclisine gider. Çünkü o, haksız bir şekilde hapse atıldı. Allah da bu haksızlıktan kurtulma yolunu hazırladı. Sonuç olarak burada peygamberler için herhangi yadırganacak bir durum yoktur. Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Muhammed'e, âline ve ashabına salât ve selam etsin.