Caminin dar olmasından dolayı, cumayı iki seferde kılmak


146

(6717) no'lu fetvanın birinci ve ikinci soruları: Soru 1: İlk yapılışında orada Cuma kılınması için yapmadığı yahut niyet etmediği bir camide cuma namazının kılınması caiz midir? (Bölümün numarası 8; Page No. 264) Yani bir cami yapmaya niyet eden müslümanın, cuma namazıyla birlikte beş vakit namazın kılınması için, Allah için camisini yaptığına dair şehirdeki diğer müslümanlara haber vermesi gerekir mi? Yahut caminin temelini attığı esnada yapan bunu söylemediği takdirde, orada cuma namazı kılmak sahih midir?


Cevap 1: Durum anlatıldığı gibi ise Cuma namazı kılınması için şeri bir sebep varsa, beş vakit namazın kılınması için yapılan caminin, cuma ve beş vakit namaz kılınan bir camiye tahvilinde bir mani yoktur. Yapımı esnasında beş vakit namazın kılınmasına niyet etmiş ve cuma namazı kılınmasına niyet etmemiş olması, yapımının bitiminden sonra yahut önce, beş vakit namazın kılınması yanında cuma namazı kılınan bir camiye tahviline mani değildir. Âlimlerden hiçbirinin böyle bir şart koştuğunu bilmiyoruz. Bu, Kitap ve sünnette aslı olmayan bir şarttır. Soru 2: Birden çok cami bulunan büyük bir şehirde birçok camide cuma namazı kılmak sahih midir? Yahut bu camilerin her birinde imam-hatip ve belirli sayıda müslüman cemaat bulunsa, bu şehirde bulunan bütün müslümanların, cuma namazını kılmak için bir camide toplanmaları ve diğer camileri bırakmaları mı gerekir? Cevap 2: İhtiyaç varsa bir beldede birden çok camide cuma namazı kılmak caizdir. Şehrin genişliği, çevresinin uzaklığı, caminin uzaklığı yahut darlığı, yahut bir fitne korkusu gibi durumlara göre teaddüd caizdir. (Bölümün numarası 8; Page No. 265)  Çünkü bunu reddeden olmaksızın âlimlerin huzurunda şehirlerdeki birçok yerde bu yapılmaktadır ve bu icma halini almıştır. Allame İbn Müflih, "el-Mübdi' Şerhu'l-Mukni' " kitabında bunu aktarmaktadır. Yine Tahavi ve İmamların tabilerinden diğerleri, âlimlerin görüşlerinden sahih olanın bu olduğunu söylemektedirler. Şeyhu'l-İslam İbn Teymiye (Allah Teala ona rahmet eylesin) şöyle demiştir: "İhtiyaçtan dolayı teaddüd caizdir." İmam Serahsi ise şöyle demiştir: "Ebu Hanife'nin mezhebine göre sahih olan, bir şehirde iki ve daha çok camide kılınmasının caiz olduğudur." Yine "Tenviru'l-Ebsar" ve şerhi "Ed-Dürru'l-Muhtar"da şöyle geçmektedir: Mezhebe göre bir şehirde birden çok yerde mutlak olarak eda edilir ve fetva da buna göredir." Harki şöyle demiştir: "Şehir büyük olur ve başka camilere ihtiyaç olursa, hepsinde cuma namazı caizdir." Allame İbn Kudame, Harki'nin muhtasarı "el-Muğni" nin şerhinde bunu izah etmiş ve şöyle demiştir: Bunun özeti, Bağdat, Esbahan ve benzeri büyük şehirler gibi, şehir büyük olur ve çevresinin uzaklığından ve halkına caminin dar gelmesinden dolayı, ahalisine bir camide toplanmak zor gelir ve bu sıkıntı oluşturursa, ihtiyaç olan diğer camilerinde cuma kılmak caizdir. Bu, Atâ'nın görüşüdür. Ebu Yusuf diğerleri hariç, Bağdat'ta buna cevaz vermiştir. Çünkü hadler iki yerde uygulanır ve cuma da hadlerin uygulandığı yerde kılınır. Bu, İbn Mübarek'in görüşüdür. Ebu Hanife, Malik ve Şafii şöyle demişlerdir: (Bölümün numarası 8; Page No. 266) Bir beldede birden çok yerde cuma caiz değildir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) ve yine ondan sonra Halifeler, ancak bir camide toplamışlardır. Caiz olsaydı diğer camileri atıl bırakmazlardı. Hatta İbn Ömer şöyle demiştir: Cuma namazı, ancak yöneticinin namaz kıldığı en büyük camide kılınır. Bizim görüşümüz: Cuma namazı, toplanma ve hutbenin meşru kılındığı bir namazdır. Bayram namazı gibi ihtiyaç olan yerlerde kılınması caizdir. Rivayet edilmiştir ki, Hz. Ali (r.a.) bayram günü musallaya çıkar ve insanların güçsüz olanlarına, Ebu Mesud el-Bedri'yi yerine bırakır ve onlara namaz kıldırıdı. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) iki cuma kılınmasını terk etmesine gelince, onların onun birine ihtiyaçları yoktu, çünkü onun ashabı, evleri uzak olsa da, onun hutbesini dinlemek ve onun namazında bulunmak istiyorlardı. Çünkü o, Allah'tan geleni tebliğ eden ve hükümleri koyandır. Şehirlerde buna ihtiyaç doğunca, birçok mekanda kılındı ve bu reddedilmedi ve icma haline geldi. İbn Ömer'in görüşüne gelince, yani büyük camileri bırakıp küçük camilerde kılınmaz, görüşü, bu haddler yönüyledir ve bununla ilgisi yoktur.Ebu Davud şöyle demiştir: Ahmed'in şöyle dediğini işittim: Medine'de hangi hadd uygulanıyordu? Musab b. Umeyr oraya geldi ve onlar bir evde gizleniyorlardı ve onları topladı, onlar kırk kişi idiler. İbn Kudame'nin sözü burada bitmiştir. (Bölümün numarası 8; Page No. 267) İhtiyaç olduğu zaman bir şehirde cumanın birden çok yerde kılınmasının caiz olması görüşü, tertemiz şeriatın kurallarına ve sakinlerinin teaddüde ihtiyaç duyduğu bütün şehirlerde asırlar boyu müslümanların ameline daha muvafık ve doğru olandır.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.




Tags: