İhramda bulunan kadınlar ile ihramda bulunmayan kadınların yüz ve ellerini örtmesi ile eldiven giymesi


258

İhramda iken örtünmenin hükümleri (5168) Numaralı fetvanın ikinci sorusu: Soru 2: İhramda bulunan kadınlar ile ihramda bulunmayan kadınların yüz ve ellerini örtmesi ile eldiven takmasının hükmü nedir? Buna karşı çıkanlara ayrıntılarıyla, apaçık ve tam bir şekilde nasıl cevap verelim? Çünkü bu meselelerde çok tartışma ve çekişme vardır.


Cevap 2: Öncelikle; (Bölümün numarası 17; Page No. 249)  Kadının el ve yüzünü örtmesi vaciptir. Asıl olan budur. Daha önce örtünmenin hükmü konusunda ayrıntılı bir cevap vermiştik. Verdiğimiz şu şekildedir: Şeri delillerin delalet ettiği şey şudur: Kendisine yabancı olan erkeklerin (namahrem) yanında kadının yüzünü örtmesi vaciptir. Çünkü yüz, Yüce Allah’ın şu ayette buyurduğu ve namehreme göstermemelerini emrettiği zinetin merkezi olan yerdir: Kocaları, ... dan başkasına zinetlerini göstermesinler. Bundan önce de komisyona bunun gibi bir soru gelmişti. Komisyon bu soruya şu şekilde cevap vermiştir: Bütün namahrem olanlar karşısında kadının baş ve saçlarının örtülmesinin vacip olduğu ve namahrem karşısında bunları açmanın haram olduğu konusunda, bildiğimiz kadarıyla, alimler arasında görüş ayrılığı yoktur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Ümmü Seleme ...(bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını (söyle.) ayeti indiğinde şöyle demiştir: Bu ayet üzerine Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılıkla çıkmışlardı ki; başları üzerinde kuşlar varmış gibi idi. İbn Abbas yöle demiştir: Allah, mü'minlerin kadınlarına, bir ihtiyaçları için evlerinden çıktıklarında, başlarının üzerinden örtecekleri örtüleriyle yüzlerini örtmelerini ve sadece bir gözlerini açmalarını emretmektedir Muhamed b. Sirin şöyle demiştir: Ben Ubeyde es-Selmani’ye Yüce Allah’ın şu ayetinin hükmünü sordum: ...(bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını (söyle.) (Bölümün numarası 17; Page No. 250) O da, cevap olarak, başını ve yüzünü örttü, sadece sol gözünü açık bıraktı ve ayetin, o şekli ifade ettiğini söyledi. Yüce Allah bu şekilde örtünmenin hikmetini şu ayetle açıklamıştır: Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Yani bu örtünme şekli, kadınların iffetle bilinmelerine ve ırzlarını korumalarına en yakın şekildir. Yine bu örtünme şekli, birilerinin onlardan faydalanma arzusu ve tamahı ya da ihtiyaçlarını onlarla giderme gibi şaibeli bir amaçla onlara musallat olmalarını engelleyen bir örtünme şeklidir. Kadının cilbâbı ise, onu baştan sona saran çarşaftır. Yüce Allah şöyle demiştir: Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Hımar: Kadının başörtüsüdür. Erkeklerin tatkıtları sarık mesabesindedir. Ayette geçen ceyp ise, giyildiği zaman başın girdiği, çıkarıldığı zaman başın çıktığı, elbisenin açık kısmıdır (boyunun girdiği kısım). Başörtüsünün boyun ve çevresine konulması ise, o bölgeleri örtmek hükmü ile başörtüsünü sarkıtmaktır. O halde ayetin anlamı şöyle olur: Başların boyun ve boğaz ile birlikte, hiçbir şey görülmeyecek tarzda, tam olarak örtülmesi ve sağlam bir şekilde bütün başın örtülmesi için kadınlar, başörtülerinin fazla kısımlarını boyunlarının üzerinden salsınlar. (Bölümün numarası 17; Page No. 251)  Buhari; Hz. Aişe’nin (r.a) şöyle dediğini rivayet eder: Alah ilk muhacir kadınlara rahmetini bol kılsın; Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. ayeti indiği zaman örtülerini (kenardan) yırtarak onunla (yüzlerini de) örttüler. Yani başlarını örttüler. Safiyye bint Şeybe’nin şöyle dediğini İbn Ebî Hatim ve Ebû Davud Sünen’inde rivayet ederler: Biz Âişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Âîşe dedi ki: "Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah'a yemin olsun ki, Allah'ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nûr sûresinde (Bölümün numarası 17; Page No. 252)  Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı." Mü'minlerin annesi Hz. Aişe (r.a), bu ayetten, kadınların namahremlerine karşı başın örtülmesi gerektiği anlamını çıkartmış, namahreme karşı kadının başını örtmesi gerektiğini Kur’ân’dan çok iyi anladıkları ve bunu uygulamak için çalıştıkları için Muhacir ve Ensârın hanımlarını övmüştür. Yine Hz. Aişe, fitneye giden yolları kapatan, ırzları koruyan ve avret yerlerinin örtülmesinin vacip olduğunu açıklayan Kur’ân ayetlerini aile ve akrabalarına okuyan Ensârın erkeklerini övmüştür. Yine Hz. Aişe, avretleri açan cahiliye ehlinin aksine, Allah’ın kitabını ve şeriatını tercih eden, onu doğru olarak anlayan, Kur’anın dilleri üzerine indirildiği tüm Arapları övmüştür. (Bölümün numarası 17; Page No. 253)  Tirmizi, İbn Mesud (r.a.)’dan Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Kadın avrettir. (örtünmesi gereken kimsedir.) Tirmizi bu hadis için hasen ve sahihtir demiştir. (Bölümün numarası 17; Page No. 254) Soruda ifade edilen, başörtüsünün başın üzerinden kayarak omuzların üzerine düştüğü ve ne kadar geri çekilse de tekrar düştüğü, bunun da zahmetlere neden olduğu, dikkatleri celp ettiği, alay edilme ve utanma sebebi olduğu konusuna gelince: Bu durum, Müslüman kadının başını veya onun hükmünde olan başka bir zinetini açmasını mübah kılacak bir özür değildir. Çünkü başörtüsü giymek ve onunla tam olarak örtünmekle (maske gibi) bu durumdan korunmak mümkündür. Bunun nasıl yapıldığını öğrenmek ise kolaydır. Özellikle de islam ülkesinde yetişen ve kadınlarının örtündüğü muhafazakar bir evde yaşayanlar için. Müslüman genç kızlar, elbise ve onları giymenin hükümlerini öğrenmek istediklerinde buna hiç yorulmadan yol bulurlar. Bir Arap atasözü şöyle der: Dul kadına nasıl örtüneceği öğretilmez. Örtünen iffetli kadınların alaya alındığı, muhafazakarlarla istihza edildiği ortamlar ile, ahlakın bozulduğu ve kötülüğün baskın olduğu çevrelerde müslüman kadın dinine daha fazla sarılmalı, daha çok mücadele etmeli, ilk islami çevresinden edindiği yüce ahlak ve adetlerine kendini adamalıdır. Ta ki bu şekilde kendisini gören müslüman kadın kardeşleri de onu örnek alsınlar, iffetlerini koruyan örtü üzerinde cesaretlensinler, kendilerine yönelen tamahları kessinler, azimetleri zayıflayanların varlıkları, dinleri ve insaniyetleriyle düştüğü alçalmadan kendilerini korusunlar. Allah seni ve arkadaşlarını zilletten korusun, kötülükten korunma ve ilim yolunu size kolay kılsın. Bu açıklamalardan anlaşıldı ki ihramda olmayan kadının kendisine yabancı olan erkeklere karşı baş, yüz ve ellerini örtmesi vaciptir.İkinci olarak: İhramda bulunan kadının yüz ve ellerini açması vaciptir. Çünkü Resulullah (s.a.v.)’ın şöyle buyurduğu sabit olmuştur: İhramlı kadın, yüzünü örtmez ve eldiven giymez. Hadisi Buhari tahriç etmiştir. Fakat ihramda bulunan kadın, yabancı erkekleri gördüğünde onlara karşı yüz ve ellerini örter. Bunun dayanağı ise İmam Ahmed, Ebu Davud ve İbn Mâce’nin Hz. Aişe’den (r.a.) rivayet ettikleri şu sözdür. Biz Resûlüllah'la (s.a.v.) birlikte ihramlı iken binitliler yanımızdan geçiyorlardı. Tam hizamıza geldikleri vakit her birimiz örtüsünü başından yüzüne indiriyordu. Bizi geçtikleri vakit tekrar açıyorduk. Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.




Tags:




Abdul Wadood Haneef