Birinci soru ( 2961 ) no'lu fetvadan:
Soru 1: Peygamberler ve veli insanlar ile tevessül etmenin dindeki hükmü nedir?
Cevap 1: Peygamberler ve evli insanlar ile tevessül etme konusu, çeşitlerine göre hükmü değişen çok geniş kapsamlı bir sözdür. Konu şöyle açıklanabilir;Birincisi : Peygamber veya veli henüz hayatta iken ondan dua istemektir. Bu caizdir. Allah resulü (s.a.v.) cuma namazı için minberde hutbe okurken bir bedevinin peygamberden yağmur duasında bulunmasını istemesi bu konuya bir örnektir. Allah resulü de rabbine dua etmiş ve Allah c.c. yağmuru göndermişti. Aynı kişi bir sonraki cuma hutbesinde de önceki hafta yağan yağmurun insanları sıkıntıya sokması sebebiyle yağmurun kesilmesi için peygamberden rabbine dua etmisini istemiş, Allah resulü de rabbinden yağmuru tepelere ve ovalara yağdırmasını istemişti. Enes b. Malik'ten
nakledildiğine göre
o şöyle demiştir.
(Bölümün numarası 1; Page No. 504) Peygamber döneminde insanlar kıtlığa maruz kaldılar Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir cuma günü hutbe verirken bir bedevî kalkıp: "Ey Allah'ın Resûlü, malımız helâk oldu, evlad-u iyalimız aç kaldı, bizim için Allah'a dua ediver!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu Vesselâm ellerini kaldırdı. Biz gökte bir bulut göremiyorduk Nefsim elinde olan Zât'a yemin olsun, daha ellerini geri çekmeden semâda dağlar gibi bulutlar peydah oldu. Derken daha minberden inmemişti bile ki, sakalından yağmur damlaları dökülmeye başladı. O gün, ertesi güne kadar yağmur yağdı. Daha sonraki günde de yağdı, onu takib eden günde de yağdı, hatta müteakip cumaya kadar yağış devam etti. Öyle ki, o bedevî veya bir başkası kalkıp: "Ey Allah'ın Resûlü, binalarımız yıkıldı, mallarımız suda boğuldu, bizim için Allah'a dua ediver (artık yağmur kesilsin)" dedi. Aleyhissalâtu Vesselâm ellerini kaldırıp: "Allahım etrafımıza yağdır, üzerimize olmasın!" diye dua ettiler. Eliyle bulutlara doğru hangi istikametteki buluta işaret etti ise, bulutlar orada açıldı. Bütün Medîne buluttan temizlendi ve herkes bu bereketten bahsetti.
Ve Medine,
içi boş bir şehre döndü. Bir ay boyunca vadi suları aktı durdu. Medine dışından gelen herkes bu bolluktan bahsediyordu.
Bu hadisi
Buhari
ve Müslim rivayet etmiştir.
Enes'ten nakledilen diğer bir hadise göre,
Hz.
Ömer (r.a.)
bir kıtlık
söz konusu olduğu zaman
Abbas b. Abdu'l-Muttalib ile yağmur duasında bulunur ve
şöyle derdi;
Allah’ım! bizler daha önce Peygamberimizi vesile edinerek sana niyazda bulunurduk. Sen de bize yağmur verirdin. Şimdi ise Peygamberimizin amcası ile tevessül ediyoruz ve senden taleb ediyoruz, bize yağmur ihsan et.dedi ki yağmur iniyor.
Bu hadisi
Buhari rivayet etmiştir.
Ancak, böylesi bir tevessül onların hürnetine veya onların hakkı namına yapılmış bir tevessül değil, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) henüz hayatta iken yağmur yağdırması veya bir zararı defetmesi için rabbine yaptığı duayla tevessül edilmesidir. Hz. Abbas'ın duasıyla tevessül etmede
bu
manadadır. Buna göre bu olaylar tevessülün birinci kısmından sayılmaktadır.
Hz. Ömer ve
(Bölümün numarası 1; Page No. 505) Sahabe-i Kiramın, Peygamber vefat ettikten sonra peygamberin zatını tevessül etmekten vazgeçip amcası Hz. Abbas'ı tevessül etmeleri de buna delil olarak kabul
edilmektedir.
Halbuki Hz. Peygamber'in (s.a.v.) dirisi ve ölüsü hürmete ve değere şayandır. İster diri ister ölü, Allah katındaki değeri ve müminler neznindeki konumu çok yücedir. Buna rağmen Sahabeler Peygamberin vefatından sonra kendisiyle tevessül etmemişlerdir.İkincisi : Kişi, Allah'a dua ederken peygamberin hürmeti, bereketi veya salih insanların hürmeti, hakkı ve bereketi adına; "Yarabbi! Peygamberin hürmeti ve bereketi namına bana mal ve evlat ver. Veya beni cennetine koy ve cehennem ateşinden koru." şeklinde dua etmesidir. Böylesi bir dua kişiyi islamdan çıkaracak dercede şirke götürmez. Ancak bu duada, şirke götürücü yolları kapatma ve müslümanı şirke götürecek araçlardan uzak tutma adına yasaklanmıştır. Şüphesiz, peygamberlerin ve salih insanların hürmeti adına dua etme, gün be gün kişiyi şirke sürükleyen etkenlerdir. Günümüzde vuku bulan hadiseler ve yaşanan tecrübelerde buna şahitlik etmektedir. Kur'an ve sünnetten bir çok delil, kişiyi harama ve şirke götürecek unsurların ortadan kaldırılmasının dinin temel maksatlarından birisi olduğunu kesin bir dille ifade etmektedir. Bu ayet buna bir örnektir;
Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini câzip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.
(Bölümün numarası 1; Page No. 506) Allah (c.c.), Yaptıkları şey asılsız olmasına rağmen, müşriklerin Allah'tan başka taptıkları ilahlara sövmekten müminleri alıkoymştur. Ki müminlerin bu tavrı, müşriklerin bilmeden ve düşmanca bir tavırla ilahlarına yardım etme adına gerçek ilaha sövmelerine bir vesile olmasın. Allah resulü'nün (s.a.v.), ibadet edilmeleri endişesinden ötürü kabir ziyaretini yasaklaması, erkeğin yabancı bir kadınla başbaşa kalmasını yasaklaması, kadının mahrem yerlerini yabancı erkeklere göstermesini yasaklaması, kadının çekici koku sürünerek öylece dışarı çıkmasını yasaklaması, erkekleri kadınların mahrem yerlerine bakmamalarını emretmesi, kadınlara gözlerini muhafaza etmelerini emretmeside buna delil sayılmaktadır. Çünkü bütün bunlar kadın fitnesine maruz kalma ve kötü yola düşmenin bir aracıdır. Allah teala dedi ki
(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.(30)Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar
AyetHadiste Peygamber (s.a.v.)'in şöyle dediği sabit olmuştur;
Allah, yahudi ve hristiyanlara lanet etsin; onlar peygamberlerinin mezarlarını mescid edindiler.
Birde dua ederken "peygamberin hürmetine" ve benzeri ifadelerin kullanılması Allah resulünden bizlere nakledilmemiştir. İbadetlerde asıl olan tevkifi oluşudur. (Yani bizlere nakledilen şekillere bağlı kalmak ve onların dışına çıkmamaktır) Ne Allah'ın kitabında, ne Peygamberin sünnetinde ve ne de Ashab-ı kiramın ifadelerinde tevessüle delalet edecek hiçbir şey bizlere ulaşmamıştır. Sonuç olarak tevessülün bir bidat olduğu anlaşılmıştır. Allah resulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;
Her kim işimiz (dînimiz) üzere olmayan bir iş işlerse, o işlediği şey reddolunmuştur.
(Bölümün numarası 1; Page No. 507) Üçüncü olarak: Peygamberler ve veli kimselerden medet ummak ve ihtiyaçlarının giderilmesini onlardan dilemek. Örneğin bir kimsenin "Ya rasulallah! dert ve sıkıntılarımı gider" veya "bana şifa ver" yahut " medet ya Muhammed, medet ya Hüseyin" demesidir. Bu ve benzeri sözler, kişiyi İslam dairesinden çıkaran büyük şirktir. Allah c.c. böylesi asılsız uygulamaları yok etmek ve bunlardan sakındırmak için yeryüzüne Peygamberler gönderip kitaplar indirmiştir.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.