Taziye üslubu


450

(16552) Numaralı fetva: (Bölümün numarası 7; Page No. 401) Soru : Günümüzde güney bölgesinde yeni ortaya çıkan işlerden biri müslümanların birbirleri üzeindeki haklarından biri olan taziye üslubunun değişmesidir. İnsanlar onun hakkında çokça söz ediyorlar ve konuyla ilgili bir fetva da çıktı, ancak mesele hâlâ açıklanmaya muhtaçtır. Çünkü insanlara gelen fetva çok kısa ve açıklamalardan yoksundur. Ben ise meselenin çözüme kavuşmasına ve açıklamaya gerek bırakmayacak şekilde şeri kapıdan insanların kalbine girmesini istiyorum. Meseleyi dinlemenizi ve meselenin durumuna uygun şeri hükmü çıkarmanızı ümit ederim. Allah sizi muvaffak kılsın. Güney bölgesinde şu anda taziye usulü şöyledir:1 - İnsanlar vefat haberini işitince toplanırlar. Toplananlar kabile fertleri, ölenin erkek çocukları, kızları, kardeşleri, eşleri ve onların çocuklarıdır.2 - Toplanma süresi en az üç gündür. 3 - Komşu köy ve kabileler taziye toplu şekilde gelirler ve tek seferde gelenlerin sayısı aşağı yukarı otuz veya kırkı bulmaktadır. Bu da vefat edenin kabilesi için bir karşılık gerektirir. 4 - Taziye yerinde oturanların yemek ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir, bu da iki şekilde olur:a- Ya kabile fertlerinin kendileri üç gün boyunca öğle ve akşam yemekleri ile kahve giderlerini üstlerine alırlar.b - Ya da bazı yakınlar ve akrabalar aralarında iştirak ederek veya etmeyerek giderleri karşılar. (Bölümün numarası 7; Page No. 402) 5 - Kabileden olanlar ve dışarıdan gelenler için çadır kurulur.6 - Bu söylediklerimiz vefat eden kişinin erkek olduğu durumlarda yapılanlardır. Vefat eden kişi kadın ise, taziyesi için toplanmazlar. Topluluktakiler veya gelen kabileler orada taziyede bulunurlar. 7 - Vefat edenin çocukları, eşi veya eşleri, bazı durumlarda çadır ücreti hariç olmak üzere masraflara katılmazlar. Kabile ve gurubun çocukları kahve ve diğer ihtiyaçlar gibi taziyenin ihtiyaçları konusunda hizmet ederler.


Cevap: Öncelikle: Vefat edenin yakınına taziyede bulunmak meşrudur. Vefat edenin mağfiret edilmesi için dua etmek, onun ailesi ve yakınlarının musibetini hayra çevirmesini Allah’tan dilemek, onlara sabrı sevap ummayı emretmek şeklinde yapılan taziye, vefat edenin yakınına bir teselli ve acısını hafifletme için bir araçtır. Resulullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu sabit olmuştur: O, (s.a.v.) kızlarından birinin vefat eden çocuğu için taziyede bulundu. Ve şöyle buyurdu: Allah’ın aldığı da, verdiği de kendisinindir. Onun nezdinde her şey muayyen bir müddetledir. Ve ona, sabrı ve sevap ummayı emretti. Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmiştir. Taziyede herhangi bir şekilde duada bulunmak caizdir. Örneğin: Allah size taziyenin en güzelini etsin, musibetin için sana sevap versin, onun yerini size hayır olarak tebdil etsin. Çünkü Ümmü Seleme (r.anhuma) şöyle demiştir: Resulullah’ın (s.a.v.) şöyle dediğini işittim: (Bölümün numarası 7; Page No. 403) İnsana musibet ulaştığında "Biz Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz" desin. Allah'ım bu musibetten dolayı geri bıraktıklarımın ecrine sen kendin halef ol. Musibetlerin ecri ve geride kalanların hayrı sadece Allah katındadır. Sonra Ümmü Seleme şöyle dedi: Ebû Seleme vefat ettiğinde Resulullah'ın (s.a.v.) bana emrettiği gibi söyledim ve Allah ondan hayırlısını bana bıraktı Resulullah (s.a.v.) Hadisi Müslim rivayet etmiştir. İkinci olarak : Taziye, müslümanın kardeşiyle karşılaştığı herhangi bir yerde olur. Müslüman, vefat edenin yakınına karşılaştığı herhangi bir yerde taziyede bulunur. Müslüman kişi, camide cenaze namazından sonra, mezarlıkta, yolda, çarşıda, evinde ya da telefon ile vefat edenin yakınına taziyede bulunabilir. Üçüncü olarak : Müslümanın taziyesi erkek ve kadın için eşittir. Nasıl ki kadının taziyesi için toplanmazlar ve teker teker giderler ve bunun için de çadır kurmazlar, aynı şekilde erkeğin de taziyesi bu şekilde yapılır. Çadır kurulması veya taziye için belli günlerin konulması caiz değildir. Çünkü Resulullah (s.a.v.), sahabe-i kiram, hülafa-i raşidin veya imamlardan herhangi birinin taziye için özel olarak oturdukları, ya da taziye için özel bir gün, zaman veya mekan belirledikleri ya da taziye için insanları topladıkları varid olmamıştır. Eğer varid olmuş olsaydı, bu Resulullah’ın (s.a.v.) fiili olduğu için caiz olurdu. Resulullah’ın (s.a.v.) amcası Hamza b. Abdilmuttalip, amcasının oğlu Ca’fer b. Ebi Talib şehit edilmiş, oğlu vefat etmiş, kızı Zeyneb vefat etmiş, daha o hayatta iken sahabenin seçkinlerinden bazıları vefat etmiş ve sonra da Resulullah’ın kendisi (s.a.v.) vefat etmiştir ve müslümanların kalperinde ona (s.a.v.) karşı büyük bir sevgi vardı. Eğer taziye için toplanmak meşru olsaydı toplanırlardı. Aynı şekilde Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Ali vefat ettiler. Müminlerin anneleri olan Resulullah’ın (s.a.v.) hanımları ve diğer sahabeler vefat ettiler. Hiç kimsenin onlar için taziye yaptıkları ya da bunun için toplandıkları duyulmamıştır. Bu durum da delalet etmektedir ki, taziye için toplanmak ve orada bulunanlara yemek yapmak dinde aslı olmayan kötü bir bidattır. Bunu inkar etmek vaciptir ve bunun yapılmasına yardım edenler günah işlemektedir. (Bölümün numarası 7; Page No. 404)  Ne zaman ki sonraki nesiller toplanmayı icat ettiler ve toplananlara yemek yaptılar, değerli sahabe Cerir b. Abdullah el-Beceli şöyle dedi: Biz –yani sahabeler- vefat edenin akrabalarında toplanmak ve definden sonra yemek yapmayı ölüye feryat ve figan etmek sayarız. Ancak komşu ve akrabalarının ölen kişinin ailesine yemek takdim etmesi sünnettir. Çünkü Ebû Davud’un Abdullah b. Ca’fer’den naklettiğine göre o şöyle demiştir: Ca’fer (r.a.) şehit edildiğinde onun ölüm haberi Resulullah’a (s.a.v.) geldiğinde şöyle buyurdu: Cafer ailesi için yemek yapın. Çünkü onları meşgul eden bir haber geldi. Hadisi İmam Ahmed, Tirmizi ve İbn Macce rivayet etmiş ve Tirmizi hasen demiştir. Ölen kişinin ailesine yemek evlerinde verilir. Çadırlarda toplananlara verilmez. Çünkü bundan maksat, hüzün ölen kişinin ailesini meşgul etmiştir ve yemek yapamamışlardır. Bu nedenle onlara yemek takdim edilir. (Bölümün numarası 7; Page No. 405) Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.




Tags: