Ticari bankalardan kredi almak zorunda kalan kişinin durumu


317

(1251) Numaralı fetva: Soru: Suudi Arabistan'da yaşayan iki kişi, ticari bir bankadan kredi almak zorunda kaldılar. Ama aldıkları kredilerine getiri miktarı da eklenmektedir. Onlar bu işlemin faize girip girmediğini soruyorlar.


Cevap: Müslim Sahihinde Ubade b. es-Sâmit'ten (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: (Bölümün numarası 13; Page No. 391) Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline, eşit ve peşin şekilde değiştirilir. Bu sınıflar farklı olursa, peşin olmak şartıyla dilediğiniz gibi satınız. Yine Buhari ve Müslim Sahihlerinde Ebu Said el-Hudri (r.a.)'den Resulullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Altını, altınla satmayınız, ancak misli misline olursa müstesna, onun bir kısmını bir kısmı üzerine artırmayınız. Gümüşü gümüş ile satmayınız, ancak misli misline olursa müstesna, onun bir kısmını bir kısmı üzerine artırmayınız. Onlardan ortada olmayanı hazır olan şeyle satmayınız. hadis şu lafızlarla: Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline, eşit ve peşin şekilde değiştirilir. Kim artırırsa yahut artırmayı isterse faize girmiş olur. Bu konuda alan da veren de eşittir. rivayet edilmiştir. Bu şekilde hadisi Ahmed b. Hanbel ve Buhari nakletmektedir. Şüphesiz kağıt paralarda yani banknotlarda da, ücretlendirmede kullanıldıkları için faiz işlemektedir. Çünkü bugün kağıt para ücretlendirmede kullanılan altın ve gümüş yerine geçmektedir. Dolayısıyla onda da hem riba-i fadl (tartılan veya ölçülen şeylerin kendi cinsi ile peşin olarak ve fakat ziyadesi ile satılması), hem de riba-i nesei (tartılan veya ölçülen şeylerin kendi cinsi ile veresiye olarak mübadele etmek) meydana gelmektedir. Kim getiri miktarı yani faiz ile kredi alırsa riba-i fadl ve riba-i neseiyi bir arada almış olur. Riba-i Fadl, mesela bin (1000) riyal alıp, geriye bin yüz (1100) riyal vermektir. Riba-i Nesei ise, bir miktar para alıp, bir seneden daha fazla ya da az bir süre sonra faiziyle geri vermektir. Bu işlem de iki tarafın anlaşmasıyla yapılır. Soruyu soran kişilerin durumu, açık bir şekilde faizdir, Allah Te'âlâ'nın cehennem ile tehdit ettiği bir işlemdir. Zira Allah Te'âlâ: (Bölümün numarası 13; Page No. 392)  Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.(275)Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. byurmuştur. Ayet-i Kerime.Bu iki kişinin sorduğu konu ile ilgili işlemler yapan, yani bankalardan bu şekilde kredi alan çok kişi vardır. Fakat bu Allah'ın haram kıldığı bir fiilin mübah olmasını gerektirmez. Nitekim helal de bellidir, haram da bellidir. Muhakkak ki Allah kullarına yeter. Kim zerre miktarı hayır işlerse onun karşılığını görür. Kim de zerre miktarı şerre bulaşırsa onun karşılığını alır. Herkes yaptığının karşılığını bulacaktır. Muhakkak ki hayır, hayır getirir, kötülük, şer ise yine kendisine yol açar. Ancak Allah kendisinden yardım istenendir. Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.




Tags:




Ibrahim Al Akdar