(19066) Numaralı fetva:
Soru: Ben
Ebha'nın köylerinden küçük bir köyde ailemle birlikte evimizde yaşıyordum.
(Bölümün numarası 23; Page No. 52) Bir gece bir arkadaşım bana şöyle dedi: Köy halkının hepsi, köyün cıvarındaki bir bölgede ev yerleri aldılar ve sadece biz kaldık. Hemen gittik ve ismi Sa'd olan köy halkından birinin yakınında kendimiz için araziler belirledik. Bu, cuma gecesi idi ve cuma gününün sabahı, Sa'd bir kepçe getirdi ve benim arazim ile arasında belirli bir cadde bıraktığımız arazisinde çalışmaya başladı. Sabah saat dokuz buçukta araziye vardığım zaman, bu şahsın bütün araziyi aldığını ve benim ve kendi arazisini beraberce kepçe ile düzelttiğini gördüm. Arazimi niçin aldığıyla ilgili onunla münakaşaya başladım. O: "arazimi belirleyen bir sınırın olmadığını, arazinin kendisine ait olduğunu ve onda bir hakkımın olmadığını" söyledi. Ondan yemin etmesini istedim ve ona şöyle dedim: Orada hiçbir sınırın olmadığı ve bu arazinin hepsinin kendisinin olduğu konusunda yemin et ve ben buna razı olacağım ve bundan vazgeçeceğim. Bunu kabul etti ve orada hiçbir sınırın olmadığı ve orada benim hiçbir hakkımın olmadığı konusunda Allah adına bana yemin etti. Fakat malesef, ben ikna olmadım ve aramızda münakaşa devam etti ve köy halkından birisi geldi ve araziyi taksim etmek suretiyle aramızı sulh etti ve daha önce orada hiçbir hakkımın olmadığıyla ilgili yemin eden Sa'd bunu kabul etti. Şimdi ben, ondan yemin etmesini istemem sonra onu kabul etmemem hakkında soruyorum. Bana bilgi vermenizi rica ediyorum. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.
Cevap: Durum zikredildiği gibi her ikinizin razı olmasıyla aranızda anlaşma meydana gelmişse, bu konuda sana bir şey gerekmez. Zira Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Bir haramı helal kılan yahut bir helali haram kılan anlaşma hariç, müslümanlar arasında anlaşma caizdir.
Eğer yalan söylemişse, yemin ettiği yeminin günahı onun üzerinedir.Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.