(2911) no'lu fetva:
Soru : Sayın müftüm, aşağıdaki konularda bana fetva vermenizi rica ediyorum.1- Çocuklarından en büyüğü ile bir sonrakini evlendiren babanın, biri evlilik yaşında, diğeri daha küçük olmak üzere iki oğlu daha varsa, bu durumda vasiyetine, ergenlik çağına ulaşmış ya da küçük yaşta (kısıtlı) bulunsun, evlenmemiş çocukları için terekesinden evlilik masraflarını karşılayacak kadar bir meblağın ayrılmasını yazabilir mi?
(Bölümün numarası 16; Page No. 201) 2- Velayetinde bulunsun ya da ayrı yaşıyor olsun yetişkin çocuklarından her birine otomobil satın almış bir baba, vefatından sonra ergenlik çağına ulaşmış ya da ulaşmamış olsun, otomobil almadığı diğer çocuklarından her birine terekesinden bir otomobil değerinde bir meblağın ayrılması için vasiyet yazabilir mi? 3- Bir babanın kendisinden uzak ve ekonomik bakımdan bağımsız yaşayan çocuklarının yanısıra bir de babalarının kontrolü ve himayesinde olup onun hizmetini gören çocukları varsa, bu babanın hayatında ya da vefatından sonra yanında kalıp hizmetini gören çocuklarına, yaptıkları fedakarlıkları ve babalarıyla birlikte kalmaları karşılığında ayrıcalıklı davranıp malından bir şey verebilir mi? Aynı şekilde bir şahsın birden fazla eşi olursa, benzer şartlarda eşlerinden birine ayrıcalıklı davranabilir mi? 4- Şüphesiz ki dünyadan göçenlerin taşınır ya da taşınmaz olarak geride bıraktıkları her şey varislerin mülkiyetine geçer. Bununla beraber ölen kişinin kısıtlı çocukları ve annelerinin içinde yaşadıkları evdeki mal varlığının fiyatlandırılarak satılması ya da kısıtlı çocuklarla anneleri adına yaşadıkları evde bırakılıp miras paylarından düşülmesi gibi uygulamalar bazı gönülleri yaralamaktadır. (Bölümün numarası 16; Page No. 202) Bu konunun beni çok ilgilendirdiğini düşünmekteyim. Kanaatim odur ki ev eşyaları, otomobiller, yiyecekler v.s. gibi eve ait varlıklar kısıtlı çocuklarla onlara bakan annelerine kalmalıdır. Çünkü reşit çocuklar, ekonomik olarak geçimlerini sağlayabilecek durumdadırlar. Her biri vazife, eğitim vb. gibi imkanlara kavuşmuştur. Fakat kısıtlı çocuklar daha hayat merdiveninin ilk basamağındadırlar ve şefkat, merhamet, bakım, eğitim, ilgiye ...vs.'ye ihtiyaçları vardır. Bir de bunlara babalarını kaybetmenin verdiği acıyla imkanları bakımından ilk evlerinden daha kötü bir evde oturtulmaları eklenmemelidir. Sonradan bütün bunların onların psikolojileri üzerinde derin etkileri olacak ya da evdeki mal varlığı babalarının mirasından alacakları paylarını maddi yönden olumsuz etkileyecek biçimde fiyatlandırılacaktır. Zatı âlinizden ricam, konuyu bütün boyutları ve yönleriyle ele alarak bizi sorumluluktan kurtaracağını ve her iki maslahatı da gerçekleştirceğini düşündüğünüz bir fetvayla bizi aydınlatmanızdır.
Cevap : Öncelikle, belirtelim ki bu konudaki asıl kural şudur: Çocuklar arasında adaletin gözetilmesi gerekir. Bu konuda pek çok delil varit olmuştur. Bazıları şöyledir: A-
Nu'man b. Beşir'den nakledildiğine göre
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Çocuklarınız arasında âdil olun, çocuklarınız arasında âdil olun, çocuklarınız arasında âdil olun.
(Ahmed b. Hanbel,
Ebu Davud,
Nesaî.)
B- Cabir'den şöyle dediği nakledilmiştir:
Beşir'in hanımı kocasına: Bu oğluma bir köle bağışla ve bağışına Allah Resûlünü (s.a.v.) şahit tut, dedi. Beşir Allah Elçisine (s.a.v.) giderek şöyle dedi: Falanın kızı benden oğluna kölemi bağışlamamı istedi. Allah Resûlü (s.a.v.) de: Çoçuğun kardeşleri var mı? diye sordu. Beşir: Evet, dedi. Resulullah (s.a.v.): Hepsine ona verdiğinin aynısını verdin mi? diye sordu. Beşir: Hayır deyince, Allah Resûlü (s.a.v.): Bu doğru olmaz. Ben ancak hakka şahitlik ederim, buyurdu.
(Bölümün numarası 16; Page No. 203)
(Ahmed b. Hanbel, Müslim, Ebû Davud)
Yine Ebu Davud'un naklettiği
Nu'mân b. Beşir hadisinde Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Bir zulme beni şahit kılma. Aralarında âdil olman, çocuklarının senin üzerindeki haklarındandır.
Resûlullah (s.a.v.) çocuklar arasında adil davranmayı emretmiştir. Emir, vücub ifade eder. Allah Resûlü'nün (s.a.v.) "Bu doğru olmaz" ifadesi de emrin burada vücuba (farziyete) delaletini teyit etmektedir. Yine Allah Elçisinin (s.a.v.)
Ben ancak hakka şahitlik ederim.
ve
Bir zulme beni şahit kılma.
ifadelerinin yanısıra konuyla alakalı diğer rivayetler de bu manayı kuvvetlendirmektedir.İkinci olarak:
Baba çocuklarından bir kısmına hediye verir, diğerlerini ihmal ederse, verdiği hediyeyi geri alması gerekir. Nu'mân b. Beşir'in naklettiği şu rivayet bunu göstermektedir:
Babası Nu'man'ı Resûlüllah'a (s.a.v.) getirerek: "Ben şu oğluma bir kölemi bağışladım" dedi. Resûlüllah (s.a.v.): Her çocuğuna bunun aynısını bağışladın mı? diye sordu. Babası: "Hayır" deyince, Allah Resûlü: "Öyle ise onu geri al" buyurdu.
(Müttefekun aleyh) Müslim'in ifadesi şöyledir:
Babam malının bir kısmını bana bağışladı. Annem Amre binti Revâha
"Allah Resûlü'nü (s.a.v.) buna şahit tutmadıkça kabul etmem" dedi. Bunun üzerine babam bana verdiği bağışına şahit tutmak için Resûlullah'a (s.a.v.) gitti. Allah Resûlü (s.a.v.): Aynısını bütün çocuklarına yaptın mı? diye sordu. Babam: Hayır, deyince Resûl-i Ekrem: Allah'tan korkun, çocuklarının arasında adil olun, buyurdu. Bunun üzerine babam dönüp o hediyeyi geri aldı.
(Bölümün numarası 16; Page No. 204)
Aynı hadisi Buharî de "sadaka" lafzı yerine "atiyye" ifadesiyle nakletmiştir.
Üçüncü olarak: Babanın, hizmetlerini gören ve işlerini yapan çocuklarına bu hizmetin karşılığı olarak birşeyler vermesi caizdir. Bu çocuklarından bazısını diğer kardeşlerine üstün tuttuğu anlamına gelmez. Fakat bunun için ödediği günlük, aylık ya da yıllık ücret, hizmetin gerçek değerine (misil) uygun olmalıdır. Dördüncü olarak: Biri vefat edince varislerinden her biri şeriattaki hissesine göre mirastan pay alır. Müslümanın varislerinden birine, miras ya da başka bir adla şeriatın belirlediği hakkından fazlasını vasiyet etmesi caiz olmaz. Zira Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Allah her hak sahibine hakkını vermiştir, varise vasiyet yoktur.
(Bölümün numarası 16; Page No. 205) Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesinin ve sahabesine salât ve selam etsin.