(Bölümün numarası 3; Page No. 345)
Fıkra 4:
Muhammed'in Kur'ân'da bir şüphesi varsa, Kur'ân, onun Kitap ehlin'e (Yahudi ve Hıristiyanlara) müracaat etmesi
gerektiğini
söylüyor.
(Yunus Suresi: 10/94) ?
Cevap: Bununla şu ayete işaret ediyori:
(Resûlüm!) Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor.
Bu ayet onlara delil olmaz. Çünkü hükmün şarta bağlanması, şartın tahakkukunu ve varlığını gerektirmez. Hüküm bazen mümteni bir şarta taalluk edebilir. Şu ayette olduğu gibi:
İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
Şu ayete kadar:
İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini ona iletir. Eğer onlar da Allah'a ortak koşsalardı yapmakta oldukları amelleri elbette boşa giderdi.
Allah Te'âlâ, onlardan şirkin nefyedilmesine, bilakis onlar için şirkin mümteni olmasına rağmen, bu peygamberlerin şirke düşmeleri halinde yaptıkları amellerin boşa gideceğini haber vermiştir. Çünkü onlar tevhid üzere öldüler. Çünkü onlar şirkten korunmuşlardır. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur:
(Resûlüm!) Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun (bilfarz) Allah'a ortak koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun!(65)Hayır! Yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.
(Bölümün numarası 3; Page No. 346) Peygamber (s.a.v.) şirke düşmedi ve kitap ehlinden kimseye de sormadı. Çünkü o, bu hitaptan, bir şüpheyi gidermek için soru sormayı anlamadı. Bilakis buradaki maksadın, yanlarında bulunan kitap ehlinin, kafirlerin yalanladıkları şeyler hakkında kendisini tasdik etmeyeceklerinin beyanı olduğunu anladı. Şu ayette olduğu gibi:
De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi olan (Peygamber) yeter.
ve şu ayette olduğu gibi:
De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkar etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
ve şu ayette olduğu gibi:
Benî İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir?
Benzeri ayet-i kerimeler ki, maksadın, yanlarında bulunan kitap ehlinin, tevhide davette ve peygamberlerin insanların içinden birisinin insanlara gönderilmesiyle iligili müşriklerin onu yalanladıkları konularda Muhammed'i (s.a.v.) tasdik etmeyeceklerine işaret etmektedir. Hikmet yörüngeli sünnetullahın da böyle olduğu gibi. Allah, Yunus Suresinin başında buna işaret etmektedir ve şöyle buyurmaktadır:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu?
(Bölümün numarası 3; Page No. 347) Kur'ân'da geçen benzeri ayetler ışığında, tafsilatlı ve sağlam bir şekilde ayet-i kerimelerin tefsiri ve ondan maksadın ne olduğu konusunda yukarıda geçenlerden, müteşabihten maksadın ne olduğu ortaya çıkmış ve hıristiyan misyoneri Amerikalı arkadaşının son sözüne kadar söylediklerine açıkca cevap verilmiştir. Bu, sözlerinin başında tafsilatlı olarak bahsettiği şüphelerin icmalidir.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.